16 Aralık 2011 Cuma

One Flew Over The Cuckoo’s Nest

Türkçe’ye Guguk Kuşu ismiyle çevirilerek büyük bir isim kaymasına neden olmuş olan bu film Jack Nicholson’un nasıl kariyer yaptığını gözler önüne seren bir filmdir. Rolünü hakkıyla ve de fazlasıyla yerine getiren Nicholson; bu film ile en iyi erkek oyuncu Oscar’ını kazanmıştır. 1962 yılında Ken Kesey’in kaleme aldığı romandan uyarlanarak 1975 yılında sinemaseverlerin beğenisine sunulmuştur.
Çekildiği yıl göz önüne alınırsa çekim açılarının kötülüğü göz ardı edilebilir.  Fakat; yönetmene Oscar kazandıran bu film, konusuyla ön plana çıkmakta ve bir süre sonra çekim açıları, bazı yönetmen hataları göz ardı edilebilmektedir.


Özgürlüğünün kısıtlanmasına katlanamayan insanlar ile gerçek dünyanın tehlikelerinden, sorunlarından  kaçmak için özgürlüğünün kısıtlanmasına göz yuman insanların hikayesi anlatılmıştır. İşlediği suç nedeniyle hapse düşen Jack Nicholson; daha hafif şartlara sahip olduğu için deli hastanesine gitmeyi ister. Bu nedenle deli taklidi yapar. Deli hastanesinde kendisini, özgürlüğünü bilerek terketmiş insanların beklediği bir gruba liderlik ederken bulur. Grubundakileri özgürleştirmek, onları gerçek dünyanın zevkleriyle tanıştırmak için baş hemşire ile sürekli karşı kaşıya kalır. Sonradan zıtlaştığı bu insanın onun özgürlüğünü de elinde bulundurduğunu öğrenir. Bunun üzerine kaçmaya karar verir ve kaçacağı akşam en yakın arkadaşını dünya zevkelerinden biriyle tanıştırır ve kaçamaz. Kaçma planı öğrenilir ve cezalandırılır. Böylelikle o da özgürlüğünün elinden alındığından haberdar olmayan bir birey olarak kalır.
Filmde bazı insanların dünyanın acımasızlığından, risklerinden, kaygılarından korkarak özgürlüklerini başkalarına teslim etmeleri ve teslim edilen kişlilerinde aslında onları gerçek dünyaya karşı korkutarak nasıl birer korku imparatorluğu kurdukları anlatılmıştır. Bu korku imparatorluğu o kadar baskındır ki gerçek dünyayla yüzleşmekten korkan insanlar kendi canlarına kıyabilmektedir.
Filmde korku imparatorluğunun başı olarak baş hemşire çıkmaktadır karşımıza. Tüm izinler, yapılan etkinlikler onun iznine tabiidir. Hatta oradakilerin özgürlüklerinin süresini, ne zaman özgür olabileceklerini o belirlemektedir. Yaptığı terapiler ile insanların korkularıyla yüzleşmesini sağlamayı hedeflerken onların daha fazla korkmalarını sağlamaktadır.Bu yüzden oradaki birçok insan özgür olmaktan kaçınmakta ve kendilerini bu hemşirenin ellerine bırakmaktan mutlu olmaktadır.
Jack Nicholson’ın hastaneye gelmesiyle işler değişir. Tamamiyle özgür bir ruha sahip olan bu adam, diğerlerinden farklı olarak sadece kendi özgürlüğünü değil diğerlerinin de özgürlüklerini, kendilerine güvenlerini kazanmalarını sağlamaya çalışmaktadır. Başta acıma duygusuyla yaklaştığı bu adamlara, zamanla kendi özgürlüğününde bağlı olduğunu düşünür ve onları özgürleştirdikçe kendisinin daha da özgür olabileceğini düşünmeye başlar. Onlara özgürlüğü, karar verme yetisine sahip olduklarını, hayatın sadece orasıyla sınırla olmadığını, yaşadıkları dünyanın duvarlarının dışında da rahatça yaşabildiklerini göstermeye çalışır. Bu yaptıklarıyla adeta diktatörler tarafından idare edilen ülkelerdeki halkları özgürleştiren insanlardan bir farkı yoktur.Diğer yandan başhemşirenin gücü elinde bulundurması; seçme özgürlüğünün orada yaşayanlara tanınmamasını gözler önüne serer. Bir spor müsabakası izlemek için yapılan oylamada başhemşirenin yaptıkları gerçektende çok çarpıcıdır. İktidarda yer alanların oylamaları nasıl kendi lehlerine çevirdiklerini, nasıl istedikleri seçimi kazanabildiklerini gösterir bu oylama. Neyi oyladıklarının farkında bile olmayan insanlara oy hakkı tanınarak, sesini yükseltmeyenlerin kendilerinden olduklarını varsayarak yaptıkları bu seçimleri asla kaybetme şansları yoktur gücü elinde bulunduranların.
Çeşitli olaylarla özgürlük mücadelesi veren bir insanın, baskıcı yönetime karşı gelişini gözler önüne semekte bu film. Korkların üzerinde hakimiyetlerini ebedi kılan insanların gücü ellerinde bulundurmak için yaşattıkları ve insanlar üzerinde kurdukları korku imparatorluğu bir akıl hastanesi üzerinden anlatmakta. Ve hür ruha sahip insanların elbet bu ruhlarını devam ettirecek birilerinin çıkacağını göstermektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder