Aynı adlı bir romandan uyarlanan bu film, Amerika’da
ekonomik bunalımdan sonraki kırsal yaşamı gözler önüne sermesi açısından çok
hış bir film niteliği taşımakta. 1962 yapımı olmasına rağmen günümüz
filmlerinde az rastladığımız ilginç bir başlangıcı olan bu film, siyah-beyaz
ayrımını ve adalet etiğinin olmasını gerektiğini sergilemiş.
Çocuk gözüyle anlatıma başlanan bu film, o günlerin
yaşantısından çok güzel örnekler teşkil etmekte. İnsanların siyahlara bakış
açısı başta olmak üzere, çocuklara, mesleklere, iş ahlaklarına, adalet
sistemine bakışlarını çok iyi yansıtmış. Çocukların arkadaşlıkları, çocukça
gözlemler, oyunlar olmak üzere o günün Amerikasını çok iyi irdelemiş. Çocuklar,
kendi kafalarında ve kendi aralarında kurguladıkları yaşamlarına; büyüklerin
kaygılarını ve beklentilerini de eklemişler. Çocukların anlatımı ve çocuk bakış
açısını güzel yansıtan bir film.
O günün Amerikasında az rastlanabilecek bir ahlaka ve
ideallere sahip bir avukatın yaşamını ve davranışlarını göstermiş. Belki mecbur
kaldığı için (karısı öldükten sonra hizmetçi ve bakıcı olarak siyahi bir kadına
güvenmek zorunda kalmış), belki gerçekten de bu mantıkta olduğu için siyahi bir
adamın davasını kabullenmiş. İnsanlar tarafından saygı gören fakat kendi
çocukları üzerinde etkisi olsa da saygınlığı az olan bir baba portresi
çizilmiş. Aslında yaptıklarıyla ve çocuklarının biraz daha akıllanmalarıyla tam
yerine oturan bir baba ortaya çıkarılmış. Çocuklarıyla ilgilenmeye özen
gösterse de bazen çocuklarına olan sevgisini göstermekten yoksun olan bir baba.
Ama bu baba insana değer verdiğini ve yaşayan her canlıya saygı duyduğunu her
fırsatta göstermekte. Fakat aynı zamanda hayatın acımasızlığını da kabullenmiş
bir şahsiyet. İdeallerinden ödün vermeden yaşamını sürdürmeye çalışması, bir
sürü zorluk yaşasa da bunları hiç ir şekilde önemsemeyip umudunu yitirmemesi
açısından değerlendirince gerçekten de olağanüstü bir insan çıkarılmış
ortaya. Sosyal bir kahraman yaratılmış.
Biraz inandırıcılığını yitirse de savunduğu ve yaptıklarıyla herkesin
beğenisini kazanmış bir kişilik.
Filmin ve kitabın asıl amacı o dönemdeki siyah-beyaz
ayrımını ortaya sermek. Bunu çok ahatlıkla görebiliyorsunuz. Özellikle yargı
sisteminin getirdiği eksikliği de yansıtan bu ayrım; kendisini güvenlik güçlerinde
de ortaya iyice çıkarmış. Kişisel yargılamayı ön planda tutan bir
komiser(sherif) ile güvenlikten sorumlu olan insanların bu sistemi ne kadar
rahat suistimal edeceklerini görebiliyoruz. Ayrıca Amerikan yargı sisteminin
temeli olan jüri anlayışı ile adalet sistemine de güvenin az olaması gerektiği
göz önüne serilmiş. Sadece beyazlardan oluşan bir jüri ile siyah bir adamı
yargılamak. Ve beyazların siyah adamın suçsuzluğuna dair bir çok kanıt bulunmasına
rağmen bunu kabullenmeyişleri filmin o dönemdeki anlayışı çok güzel
yansıtmasını sağlamış. Küçük kasabalardaki jüri üyeleri sanıkların,
davacıların, tanıkların yakınları olduğu için bile bunu rahatlıkla
kullanabileceklerini göstermiş. O dönemdeki ve halen devam eden uygulamaları
eleştirme biçimi ve bunu çekinmeden göstermesi bu filmi en iyi mahkeme
filmeleri arasına sokmuş.
Filmde yarım saatlik bir mahkeme sahnesi kullanılmış. Bu
mahkeme sahnesinde yukarı da bahsettiğim yargı eleştirisi yapılırken, mahkemenin
sonuna doğru sanığın avukatının konuşması, yaptığı yorumlar ve açıklamalar
tarafsız olması gerekenlerin bile siyah-beyaz çatışmasında önemli bir taraf
olduklarını sergilemiş. Mahkeme sonunda siyahların onlardan birini savunan
avukata bir geçit töreni düzenlemeleri filmin en güzel sahnelerinden biri
olmuş. Ezilet, ikinci sınıf muamelesi gören bu insanların onlara birer insan
olduklarını hatırlatan bu kişiye duydukları minnet borcunu göstermeleri
gerçekten de çok hoş. Fakat yine o dönem için yapılan eleştirilerden biri
olarak göz önünde bulundurabileceğimiz bir diğer ayrıntı ise, mahkeme salonunda
siyahların ve beyazların aynı kapıdan girmelerine karşın farklı yerlerde
oturtulmaları olmuş.ırkçılığın çok fazla ön plana çıkarıldığı bu fimde bu
ayrtıntı gözlerden kaçmayacak kadar belirginleştirilmiş.
Siyah-beyaz ayrımının yanı sıra ekonomik zorluklar ve bu
zorlukların insanlar üzerindeki etkisi de filmde sergilenen dönem
ayrıntılarından biri. Bir çocuğun konuşması bile yoksul fakat ırkçı bir adamı
öfkesinden arındırmaya yetmiş. Biraz olağandışı dursa da bu ayrıntı da azlında
ekonomik bunalımın gerçekten de insanlar üzerindeki derin etkisini gözler önüne
sermiş.
Çocuk gözüyle anlatılan bu filmde; siyah-beyaz çatışması,
beyazların üstün durumdaki halleri, yargı ve güvenlik sistemindeki açıklar ve
suistimaller bir bir ortaya serilmiş. İzlenmesi gereken klasikler arasına belki
bu ayrıntılar ve detay başlıklarından bolayı girmiş bu film.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder